Our newly updated white paper, “Commissioning sampling for ballast water treatment systems: Understanding the purpose and implementation”, explores the new sampling requirement that was adopted as part of commissioning testing at MEPC 75. It explains not only the commissioning sampling procedures, but also the implementation process and who is – or is not – affected today.
You can find additional white papers by choosing “Insights” from the dropdown menu in the next section of this page.
Çevre koruma konusunda on yılı aşan bir sürede elde edilen deneyiml, Alfa Laval karar verme sürecinize yardımcı olmak için bilgilendirici kaynakları bir araya getirdi.
"Çevre korumadan anlam çıkarmak" balast suyu düzenlemeleri, uyumluluk alternatifleri ve arıtma teknolojileri hakkında kapsamlı bilgiler sunar. Önemli bilgiler ve teknik özellikler ile birlikte çizimler, şemalar ve tablolar sunar. Kitapçığın basılı bir kopyasını sipariş etmek için, aşağıdaki formu doldurun veya PDF'i indirin.
Uyumluluk, yönetmelikler, makaleler ve ürün bilgileri
Bir çevre koruma sistemini planlarken sorulması gereken birçok soru vardır. Burada, Alfa Laval PureBallast 3 ve çevre koruma ile ilgili yasal konular hakkındaki genel soruların cevaplarını bulacaksınız.
Alfa Laval PureBallast 3 ve diğer sistemler arasındaki farkları açıklamak kolay ve görmezden gelmek zordur. Diğer hiçbir sistem onun özelliklerine yaklaşamaz.
Basitçe atlatmak gerekirse, PureBallast 3, geminizin çalışmasını veya hareket özgürlüğünü sınırlamaksızın tam uyumlu bir çevre koruma sağlar. IMO ve ABD Sahil Güvenlik tarafından tip onaylı olup şu şartlarda çalışabilir:
Bu benzersiz özellik kombinasyonu eksiksiz bir seçenek yelpazesine sahip olmanızı sağlar. Çevre koruma sisteminiz iş yaptığınız yeri veya çalışma şeklinizi asla kısıtlamaz.
Buna ek olarak PureBallast 3'ün ödün vermeyen yapısıdır. Paslanmayan süper ostenitli paslanmaz çelikten yapılan, PureBallast 3 reaktörlerin değişim gerekmeden 20 yıl ve üzeri dayanması beklenir.
Alternatiflerin çoğunun kökeni içme suyu arıtmaya dayanır. Su arıtmaya yönelik kara tabanlı teknolojilerin uyarlamaları oldukları için düşük UV geçirgenliği gibi yaygın denizcilik koşullarına daha az uygundurlar. Bunların aksine, PureBallast 3 içindeki gelişmiş UV arıtma teknolojisi denizcilikte kullanım için özel olarak geliştirilmiştir.
PureBallast 3'te reaktörün UV lambaları, özel olarak tasarlanan sentetik kuvars lamba manşonlarıyla birleştirilir. Dalga boyu spektrumunun genişliğini optimize etmenin yanı sıra, manşonlar dezenfeksiyon sırasında daha fazla UV ışığı ile sonuçlanan yüksek iletim verimliliğine sahiptir. Reaktörün iç kısmının akışı optimize edilmiş tasarımı ile birleştiğinde, optimum UV dozajı ve düşük enerji tüketimi sağlarlar.
Geliştirilmiş UV arıtmanın desteklenmesi, biyolojik dezenfeksiyondan önce daha büyük organizmaları ve partikülleri yok eden son derece etkili bir filtre aşamasıdır. Filtre ve reaktör aşamaları birlikte tatlı su, tuzlu su ve deniz suyunun sadece %42 UV geçirgenliği ile tam akışta arıtılmasını sağlar. Başka hiçbir sistem bu performansla yarışamaz.
Temizlik yapılmadığında, bir çevre koruma sistemindeki UV lambaların kuvars manşonlarında kalsiyum karbonat ve metal iyon kalıntıları birikecektir. Lambaların ürettiği UV ışığının daha azı geçebileceğinden, arıtmayı olumsuz yönde etkileyecektir.
Mekanik silme, CIP'ın alternatifidir, ancak siliciler düşük pH'lı bir sıvı ile çıkarılması gereken metal iyon birikintilerine karşı etkisizdir. Ayrıca, UV geçirgenliğini ölçen reaktörün içindeki UV sensörünü de temizleyemezler. Sensör ve kuvars manşonlar kirliyse, sistem gerekenden daha fazla güç kullanabilir veya kötü şekilde kontrol edilebilir.
Manuel temizlik de dahil her türlü mekanik temizlik de manşon çizilmelerine yol açacaktır. Sonuç olarak, bunlar da arıtma performansını kötü yönde etkiler.
Basitçe ifade etmek gerekirse, testler CIP'ın çevre koruma sisteminde biyolojik dezenfeksiyon performansının korunmasında önemli bir rolü olduğunu göstermiştir. UV tabanlı bir sistemde, etkiler tek bir temizleme işleminden sonra fark edilir. Ayrıca, enerji kullanımını azaltarak ve kuvars manşonların ömrünü en üst düzeye çıkararak CIP, işletme maliyetlerini azaltmada uzun vadeli bir role sahiptir.
Cevap her iki açıdan da evettir.
PureBallast 3 Compact Flex, alan ve esneklikle ilgili soruların cevabıdır. Çoğu gemi için idealdir ve montaj özgürlüğü için bileşenler bağlantıları yapılmamış olarak gelir. Basitçe ifade edersek, lider çevre koruma sistemini düşük montaj maliyetiyle çevreye en az etki edecek hale getirir. Lamba tahriki kabininin 30 m mesafeye kadar serbestçe yerleştirilebilmesi dar alanlarda alandan tasarruf sağlar.
Alan uygun olduğunda, PureBallast 3 Compact, çevreye en az etkisi olacak şekilde, kızağa monte, tak-çalıştır çözümü olarak bile teslim edilebilir ve bu da Mühendislik ve montajı kolaylaştırarak zamandan ve paradan tasarruf ettirir.
PureBallast 3 non-Ex ve Ex bileşenlerinin bağlantıları yapılmamış olarak gelir, yüksek esnekliğe sahiptirler ve lamba tahrik kabininin 150 m uzağa yerleştirilebilmesi makine dairesinde yerden tasarruf sağladığı gibi Ex sistemlerinde tehlike bölgesinin dışına yerleştirilebilmeyi sağlar.
Tuz veya kimyasal kullanılmadığından, ek tanklara veya havalandırma sistemlerine ihtiyaç yoktur. Aynı zamanda, mürettebatın vanaları açmak veya kapatmak gibi manuel müdahalelerine gerek kalmaz. Tamamen otomatik olarak çalışır ve grafik dokunmatik ekran arayüzünden veya geminin Entegre Gemi Kontrol Sisteminden tek bir tuşa basılarak başlatılır veya durdurulur.
Bir çevre koruma sisteminde verimliliği iki şey belirler: biyolojik dezenfeksiyon performansı veya enerji tüketimi. Uygulamada ise bunlar birbirine bağlıdır.
Biyolojik dezenfeksiyon performansı açısından, balast suyu nötrleştirmede hiçbir sistem PureBallast 3 kadar verimli değildir. Yalnızca PureBallast 3 tüm su tiplerinde ve %42 UV geçirgenliğine sahip suda çalışır. Bunu, örneğin, balast işleminin hızını azaltmadan tam akışta yapabilir.
Yüksek performansı sayesinde, PureBallast 3 aynı zamanda yüksek enerji verimliliğine sahiptir. Çoğu durumda, IMO denetimli sularda yol alırken potansiyel çalışma gücünün yalnızca %50'si ile çalışır. Yalnızca gerektiğinde, örneğin, çok düşük UV geçirgenliğine sahip sularda, tam gücüyle çalışmaya başlar.
Çevre koruma uzun yıllardır tartışılmaktadır. IMO Balast Suyu Yönetimi (BWM) Anlaşması'nın onaylanması ile birlikte bu konu dünya çapında aciliyet kazanmıştır.
BWM Anlaşması'nın yürürlüğe girmesi ile birlikte bekleyecek zaman kalmamıştır. Geminiz yenileme denetiminden geçmiş olsa bile, Eylül 2019 tarihinden sonra ilk yenileme denetimi ile güçlendirilmiş bir çevre koruma sistemine sahip olması gerekecektir. Bu, gemi sahiplerinin beklediğinden daha fazla zamana ve kaynağa mal olacaktır, bu nedenle erken mutabakat ve iyi planlama başarı açısından önemlidir.
Özünde, tüm gemiler yaklaşık yedi yıl içinde bir arıtma sistemi kurmak zorunda kalacaklar. Sonuç olarak, sistemler ve tersane alanları için muazzam bir talep olacaktır. Tedarikçiler ve tersane kapasiteleri için gerçek anlamda binlerce gemi yarışacaktır.
Tedarikçilerin çoğunun önümüzdeki yıllarda ölçeğini büyütecek üretim gücü veya çok sayıda tarafın katılımıyla sorunsuz teslimat ve montaj gerçekleştirecek deneyimi yoktur . Zaman içinde uyumlu bir sistem almanız için, her ikisini de yapabilecek bir tedarikçi seçmelisiniz.
ABD'de debalast yapmanız gerekiyorsa seçiminizi çok daha dikkatli yapmanız gerekiyor. 2012 yılında yürürlüğe giren ABD Sahil Güvenlik (USCG) Balast Suyu Tahliye Standardı, ile uyumlu olmanız için USCG tarafından kullanılmak üzere özel onaylı bir sisteme ihtiyacınız var.
BWM Anlaşması çevre koruma sistemleri için ana uluslararası yönerge olarak kullanılmaktadır. Ancak, çevre koruma için gereken kontrol mekanizmaları hakkında çok az şey bilinirken oluşturulmuştu. Uygulama geliştikçe, IMO testi de daha düzenli ve daha katı bir hale geldi.
2014 yılından beri verilen IMO tip onayı sertifikaları sistemin tuzluluk, sıcaklık ve UV geçirgenlik seviyeleri gibi Çalışma sınırlamaları hakkında daha fazla bilgi sunabilir. Bu tarihten önce çıkarılan sertifikalar ciddi bir şekilde incelenmeli ve bir sertifikanın en yeni revizyonu aranmalıdır.
USCG tip onayı sistemi çok daha sonra ve şeffaflık düşünülerek tasarlanmıştır. USCG tip onayları bugüne kadar az sayıda sistem için verilmiş olup sistem yeterliliğinin bir göstergesidir.
Tip onayı testinin yetkili bir üçüncü tarafça yapılması şeffaflık, geçerlilik ve sistem uyumluluğunun doğrulanması bakımından önemlidir. Üçüncü taraf test kuruluşları, sistemdeki eksikliklerin gözden kaçırılmasını engelleyecek kontrollü bir test ortamı ve gerçekçi test koşulları sağlayabilir.
Örneğin, su yüzeyinin yakınında yaşayan organizmalar, daha derinlerde yaşayanlara göre daha yüksek UV ışığı toleransına sahiptir. Bu organizmaları etkili bir şekilde nötrlemek için orta basınçlı UV lambaları gerekir. Bu organizmaları ayıran işlenmiş bir karışım kullanarak kestirme bir teknoloji kullanarak gereklilikleri karşılamak mümkündür.
Günümüzde uyumluluk sağlamak için gereken kontrol mekanizmaları hakkında çok şey öğrenildi. Önemli tedarikçiler güçlü UV teknolojisi tercih etmekte, üçüncü taraf şeffaflığı aramakta ve Alfa Laval'ın, Alfa Laval PureBallast 3 ile yaptığı gibi doğal olarak oluşan organizamalar içeren sularla testler gerçekleştirmektedir.
IMO tip onayındaki tutarsızlıklar kontrol mekanizmalarına giderek artan bir talep yaratmaktadır. IMO onaylı arıtma sistemlerinin gerçek çalışma ortamında görevlerini yerine getirdiklerinden emin olmak için nokta kontrolleri önerilmiştir. Doğal olarak, kontrollerin sorumluluğu Liman Devleti Kontrolüne düşer.
Gerçekte bu, cevaplar sağladığı kadar sorular da ortaya çıkarır. Örneğin:
Zaman ve uygulamadaki zorluklar düşünüldüğünde, daha katı IMO testi nokta kontrollerinin yerine tercih edilebilir. Bununla birlikte, gemi sahipleri ve gemi işletmecileri, nokta kontrolleri için hazırlıklı olmalı ve arıtma sistemlerinin gerçekteçalışır durumda olmasını sağlamalıdır.
Çevre koruma sistemi seçimi yeni bir gemi veya güçlendirme planlarken büyük bir karar olmasının yanında ek bir masraftır. Ancak, çevre koruma olmadan, ödenecek maliyet daha büyük olacaktır.
İstilacı deniz türleri basit bir sorun değildir. Günümüzde okyanuslarımız açısından en büyük tehditlerden biri olarak tanımlanmaktadırlar. Her yıl balık tesislerine ve diğer denizcilik işletmelerinde milyarlarca dolarlık zarara neden olmakta ve bazı durumlarda karadaki işletmeleri ve ticareti de etkilemektedirler. Bazı durumlarda insan hayatına da mal olmaktadırlar. (Örnekler için here.)
Bu nedenle, çevre koruma denizcilik endüstrisine istenmeyen bir külfet olarak görülebilirken, harekete geçmemenin sonuçları daha kötüdür.
Aşağıdaki sorular ve cevaplar, revize edilmiş G8 yönergelerine göre Alfa Laval PureBallast 3 tip onayının sonuçlarını açıklamaktadır.
Her su tuzluluğunda, bekleme süresi olmadan, karada gerçekleştirilen iki ek biyolojik etkililik testi yapılmalıdır. Bileşen çevre testleri, ABD Sahil Güvenlik (USCG) gerekliliklerine uygundur. Bu, gerekliliklerin MEPC.174(58) 2008 G8 gerekliliklerine göre daha sıkı olduğu anlamına gelir. IMO, biyolojik etkinlik testlerini değerlendirmek için reprodüktif MPN yönteminin kullanımını kabul ederken, USCG, CMFDA/FDA yönteminin kullanılmasını gerektirir.
Sistemin hangi tuzlulukta kullanıldığını belirlemek için bir iletkenlik sensörü takıldı. Bunun dışında, donanım, akış ve güç tüketimi genel olarak aynı.
Yükseltme gerekli değildir. IMO, eski sistemlerin kurulu olduğu gemilerin cezalandırılmaması gerektiğini belirten bir karar yayınladı.
Gemi sahipleri, sistem kurulacağı zaman bunu değerlendirmelidir. Sistem 28 Ekim 2020 tarihinden önce kurulacaksa, 2008 G8 yönergelerine göre tip onayına sahip bir Alfa Laval PureBallast 3 sistemi teklif edilecektir. Bu sistem, şimdi ve gelecekte IMO yönetmeliklerine tamamen uyumlu olacaktır.
